Emzik: Benim kuzularım 1 veya 2 kere emzik emdiler. Kendileri hiç kabul etmediler, bende zorlamadım.
Biberon: Biberondan da ayrılmaları fazla uzun sürmedi. 1 yaşı biraz geçince yavaş yavaş bıraktılar.
Anne sütü: Elif 2 yaşına kadar, Kerem 1,5 yaşına kadar emdiler.
Beşik: Karyola tarzı bir beşiğimiz vardı. Elif''ten Kerem'e kalmıştı. O da bu evimize taşınırken başka bir kardeşe gitti. Şimdi odalarında normal yatakları var.
Zıbın: Onunla da geçen mayıs gibi ayrıldık.
Mama sandalyesi: O da bu eve gelirken başka bir kardeşe gitti.
Puset: Kerem'le çıkarken eğer markete gidiyorsam kullanıyoruz. Çok aktif değil artık hayatımızda.
Kanguru: Bir başka kardeş kullanıyor artık.
Dişlik: Çıkmayı bırak artık düşüyor dişler. Ne dişliği?
Bez: Elif çok rahat bıraktı bezi. 2,5 yaş civarı biraz kendi biraz biz derken bir anda çıkardı bezini ve geri dönüş yapmadı.
Ama Kerem 2-3 denemeden sonra hep beze dönüş yaptı. Bende çocuklarımızı büyütürken unutmamaya çalıştığım kuralıma uydum: "Zorlama yok, onlarda insan, bilmiyor-korkuyor, anlayışlı ol"
Bilse zaten tuvalete-lazımlığa yapar. Yapmıyor-yapamıyorsa zorlamak neden? Tabi zamanı gelince de artık geçiş yoksa destek alınabilir. Bu bez bırakma tecrübelerimizi sonra detaylandıracağım.
Burada konu artık "bebeğim evde" diyebileceğim kanıtların tükenmiş olması.
Lazımlık gördüm ama evde. O sayılır mı "evde bebek var" demek için? Yoksa artık büyüdüklerini kabul mu etmem gerek?
Evde artık okul çantaları, kalemler, boyalar geziyor ama değişmeyen ne biliyor musunuz?
"Korkularım"
Onları koruyamamak, bensiz neler yaşayacaklar, dışarıdaki insanlara nasıl güvenecekler ve güvenmeyecekler, okula gidince neler olacak?
Bugün gene bir yerde 45 erkek çocuğun başına gelenleri okudum. Gene tükendim, gene bittim. Annesinin - babasının öpmeye kıyamadığı kuzularına "öğretmen adı altındaki yaratığın" yaptıklarını okudum titreyerek.
Sonra üvey anne dehşeti yaşayan 2 kardeş geldi aklıma.
Sonra bayramda kaybolan şeker toplamaktan başka isteği olmayan 3 çocuk geldi gözümün önüne.
Sonra 18 aylıkken abisi tıpta okuyan ve annesinin yeni kocasının eline düşen o kız geldi aklıma.
Annesi ailesinin yanına tatile giden ve evde tek başına açlıktan ölen 3 aylık bebek geldi aklıma. Bitmedi aklıma gelenler bitmedi.
Kıyamet ne zaman diye düşünenler var ya düşünmeyen dostlar: Kıyameti zaten yaşıyoruz.
Bugün korku dolu bir anneyim ben.
Çiğdem
Evde artık okul çantaları, kalemler, boyalar geziyor ama değişmeyen ne biliyor musunuz?
"Korkularım"
Onları koruyamamak, bensiz neler yaşayacaklar, dışarıdaki insanlara nasıl güvenecekler ve güvenmeyecekler, okula gidince neler olacak?
Bugün gene bir yerde 45 erkek çocuğun başına gelenleri okudum. Gene tükendim, gene bittim. Annesinin - babasının öpmeye kıyamadığı kuzularına "öğretmen adı altındaki yaratığın" yaptıklarını okudum titreyerek.
Sonra üvey anne dehşeti yaşayan 2 kardeş geldi aklıma.
Sonra bayramda kaybolan şeker toplamaktan başka isteği olmayan 3 çocuk geldi gözümün önüne.
Sonra 18 aylıkken abisi tıpta okuyan ve annesinin yeni kocasının eline düşen o kız geldi aklıma.
Annesi ailesinin yanına tatile giden ve evde tek başına açlıktan ölen 3 aylık bebek geldi aklıma. Bitmedi aklıma gelenler bitmedi.
Kıyamet ne zaman diye düşünenler var ya düşünmeyen dostlar: Kıyameti zaten yaşıyoruz.
Bugün korku dolu bir anneyim ben.
Çiğdem
Bazen hiç buyumeseler diyorum. Allah evlatlarımızı kötülüklerden korusun inşallah
YanıtlayınSilMaalesef hepimiz öyleyiz artık:(
YanıtlayınSilkorkuların çeşidi her geçen gün değişiyor biz anneler için sanırım dehşet verici olayların karşısında güçlü durabilmek ne zor
YanıtlayınSilAnne olmak sonu gelmeyen bir endişe, korku ve vicdan azabı demek. Ben de gittikçe daha kaygılı bir anne oluyorum ister istemez. :(
YanıtlayınSilwww.annekalbim.com