Formeo ile olan yazılarımıza devam. Bugün konumuz Anneden çocğa geçen obezite:
* * *
Annenin doğum öncesi ve sonrasındaki beslenmesi (aşırı ve
yetersiz beslenme), bebekte uzun dönem sonuçları etkilemektedir. Dr. Yajnik’in
de dediği gibi: “Birey; doğum anında değil, rahme düştüğü an doğar”.
Obezite ve bulaşıcı olmayan hastalıklar, anneden bebeğe
geçer. Temel korunma modeli ise; gebelik öncesi ve gebelik dönemlerinde, anne
adaylarının yaşam tarzını değiştirerek bulaşıcı olmayan hastalıkların, obezite
ve diyabetin gelişme risklerini azaltmaktır. Fetal programlama hipoteziyle
David Barker; rahim içi ortamın, bulaşıcı olmayan hastalık riskini etkilediğini
savunmuştur.
Fetal beslenme yetersizliği ilk kez Hollanda’da yaşanan
kıtlık zamanında ortaya konulmuştur. Kıtlık sırasında; uzun süre açken doğum
yapan kadınların, çocukları ve torunlarının obezite ve diğer metabolik
bozukluklara daha yatkın olduğu gösterilmiştir.
Anne karnında yetersiz
beslenmeye bağlı olarak, tutumlu davranıp, depolamaya giden bebek; doğduktan
sonra besin bolluğunda da aynı yöntemi uygular ve geleceğin obez bireyini
oluşturur. Epigenetik konusunda yapılan yeni araştırmalar da; bu genlerde
görülen tutumluluk özelliklerinin, kalıtımsal olarak nesiller boyunca
aktarılabildiğini öngörmektedir.
Bulaşıcı olmayan hastalıkları, fetal programlamayla önlemek
için en iyi dönem; gebelikten 3 ay öncesinden başlayan ve gebeliğin ilk 3 ayını
kapsayan dönemdir. Bu dönemde; yumurta ve sperm hücreleri oluşur, bir araya gelir
ve birleşir, rahme tutunur ve bebek-plasenta gelişimi başlar. Bu nedenle; genç
kızların ve anne adaylarının beslenme ve sağlık durumlarının iyileştirilmesi, bulaşıcı
olmayan hastalıkların görülme sıklığını azaltacaktır.
Gelişmekte olan obezite ve bulaşıcı olmayan hastalıkların
önlenmesi için, fetal programlama çok önemlidir. Güncel çalışmalar; yaşamın
“ilk 1000 günü”nün (gebelik ve ilk iki yıl) sağlık ve hastalık
programlanmasındaki en önemli dönem olduğunu belirtmektedir.
Obezitenin en çok araştırılmış fetal programlama etkeni;
gebelikte anne-bebek beslenmesidir. Hem yetersiz beslenme hem de aşırı beslenme
buna sebep olmaktadır.
Gebeliğin birinci ve ikinci trimestırlarında, annenin
yetersiz beslenmesi iştah merkezlerini etkileyip, bebeğin doğumdan sonraki
yaşamda aşırı yemesine ve obeziteye neden olmaktadır.
Obezite ise diyabet için büyük bir risk faktörüdür. Hintli
bebekler küçük bir karın çevresine (fetal kısıtlanma) sahiptir ancak diğer
bebeklere göre daha yüksek abdominal yağa sahiptir. Bu da diyabet için yüksek
bir risk faktörü olan viseral şişmanlığı göstermektedir.
Gebelikte annede
diyabet ve obezite varlığı da; çocukta ileride oluşacak obezite ve diyabeti
etkilemektedir. Aşırı kilolu veya obez anneden dünyaya gelen bebekler de, anne
sütü ile beslenmelerine rağmen; daha hızlı büyüme gösterirler. Gebelikte
annenin obez olmasının etkisi en çok, doğumdan sonraki ilk 6 ayda göze çarpar.
Annede olumsuz bir beslenme durumu, doğrudan rahim içinde
gelişmekte olan bebeği ve hatta bebeğin neslini oluşturacak üreme hücrelerini
etkiler. Azalan doğum ağırlığını, bozulan glukoz toleransını ve obeziteyi
programlar.
Bebeğin rahim içinde sağlıksız ortama maruz kalması, kendi neslinde
şişmanlığın artmasına ve yaşamın sonraki dönemlerinde sağlıksız olmasına neden
olmaktadır.
Çalışmalar; gebelikteki küçük değişikliklerin (gebelik beslenmesi,
metabolizması, sigara-alkol kullanımı, toksinler) bile, bebeğin gelişimini
etkilediğini ve bu etkilerin çocuğun tüm yaşamı boyunca sürdüğünü
göstermektedir.
Özetle; sağlıklı kilodaki sağlıklı anneler, sağlıklı kiloda
sağlıklı bebekler dünyaya getirerek; geleceğin sağlıklı kilodaki sağlıklı
yetişkinlerini oluştururlar :) mutlu ve sağlıklı haftalar dileriz…
* * *
Bu güzel yazı için Diyetisyen Elvan odabaşı Kanar ve Diyetisyen Ayça Terazi başta olmak üzere tüm Formeo Anne - Çocuk Departmanına teşekkür ederim.
Tüm Formeo yazılarımız için tık tık
Sevgiler,
Çiğdem
işte bu yüzden sen iki canlısın ye gitsin diyenlere kulak tıkamak zorundayız :) sevgiler
YanıtlayınSilbende buna çok inanıyordum. bu yazıyla daha da inandım. o nedenle bebeğimiz henüz minikken bile beslenme çok çok önemli. en büyük temeller daha anne karnındayken atılıyor
YanıtlayınSil